13: Diyaliz

Diyaliz, böbrek yetmezliğinde biriken atık ürünlerin ve fazla sıvının yapay olarak vücuttan uzaklaştırıldığı bir işlemdir. Akut böbrek hasarı gelişen veya son dönem böbrek hastalığı (SDBH) hastaları için hayat kurtarıcı bir yöntemdir.

Şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalara diyaliz nasıl yardımcı olur?

Diyaliz, yetmezlikte olan böbreklerin aşağıdaki işlemlerini yerine getirerek vücuda yardımcı olur:

  • Üre, kreatinin gibi atıkların kandan uzaklaştırılması.
  • Fazla sıvının uzaklaştırılması ve vücutta yeterli sıvı miktarının devam ettirilmesi.
  • Elektrolit ve asit-baz bozukluklarının düzeltilmesi.

Ancak, diyaliz tedavisi hemoglobin düzeylerini korumak için gerekli olan eritropoietin hormonu üretimi gibi normal böbreğin tüm işlevlerini yerine getiremez.

Ne zaman diyaliz gereklidir?

Böbrek fonksiyonu normalin %85-90’ı kadar azaldığında (SDBH) vücutta sıvı ve atık madderler birikmeye başlar. Kreatinin ve diğer azotlu atık ürünler gibi toksinlerin birikimi bulantı, kusma, yorgunluk, şişme ve nefes darlığı gibi belirtilere yol açar. Bu duruma topluca üremi adı verilir. BU aşamada tıbbi tedavi yetersiz kalır ve hastada diyalize başlanması gerekir.

Semptomu olan ciddi böbrek yetmezliği hastalarında diyaliz hızlı ve etkili bir tedavi yöntemidir.

Diyaliz Tipleri

Diyaliz kronik böbrek hastalığını iyileştirir mi?

Hayır. Kronik böbrek hastalığı geri çevrilemez ve bir hasta evre 5’e (SDBH) ulaştığında başarılı bir böbrek nakli yapılmadığı sürece hayat boyu sürecek diyaliz tedavisine ihtiyaç duyulacaktır. Diğer taraftan, ABH hataları ise böbrek fonksiyonları düzelinceye kadar kısa bir süre diyaliz desteğine ihtiyaç duyar.

Diyaliz tipleri nelerdir?

İki ana diyaliz tipi vardır: Hemodiyaliz ve periton diyalizi. Hemodiyaliz: Hemodiyalizde (HD), atık ürünler ve fazla sıvılar, diyaliz makinesinin yardımı ile diyalizör denilen özel bir filtre veya yapay böbrekten geçirilerek kandan uzaklaştırılır. Periton diyalizi: periton diyalizinde (PD), yumuşak bir tüp veya kateter karın cildinden karın boşluğuna yerleştirilir. Diyaliz solüsyonları karın bışluğuna doldurulur ve atık ürünler ile fazla sıvı vücuttan uzaklaştırılır. Bu işlem genellikle makine olmadan evde yapılır.

Son dönem böbrek yetmezliği hastalarında hangi diyaliz yönteminin seçimini belirleyen faktörler nelerdir?

Hemodiyaliz ve periton diyalizi SDBH hastalarında etkili tedavi yöntemleridir. Tüm hastalar için tek diyaliz yöntemi uygun değildir. Her diyaliz modeli için avantaj ve dezavantajları göz önüne alındıktan sonra HD veya PD seçimine hasta, hasta yakınları ve nefroloji uzmanı tarafından ortak karar verilir. Bu seçimi belirleyen başlıca faktörler, tedavi maliyeti, yaş, eşlik eden hastalıklar, hemodiyaliz merkezine olan uzaklık, eğitim durumu, hekimin eğilimi ve hastanın tercihleri ve yaşam tarzıdır. Düşük maliyet ve kolay ulaşılabilirlik nedeniyle, hemodiyaliz Hindistan’da çok sayıda hasta tarafından tercih edilmektedir.

Diyaliz böbrek yetmezliğini iyileştirmez, fakat hastanın rahat bir yaşam sürmesine yardımcı olur.

Hemodiyaliz

Diyaliz hastalarında diyet kısıtlaması gerekli midir?

Evet. Diyaliz hastaları için ortak diyet önerileri sodyum, potasyum, fosfor ve sıvı alımının kısıtlanmasıdır. Diyaliz hastaları bu diyet önerilerine uymalıdır ancak diyaliz başladıktan sonra KBH’daki diyet kısıtlamalrı azaltılır. Diyaliz hastalarının çoğuna diyaliz öncesi ile karşılaştırıldığında diyette daha fazla protein ve yeterli kalori, suda çözünen vitaminler ile mineralleri alması önerilir. Common dietary recommendations for dialysis patients are restriction of sodium, potassium, phosphorus and fluid intake. Diyaliz hastalarının yeteri kadar diyetlerinin planlanması için diyetisyene danışmaları önerilir.

“Kuru ağırlık” nedir?

Diyalize giren hastalarda “kuru ağırlık” fazla sıvının diyaliz ile uzaklaştırılmasından sonraki hastanın ağırlığıdır. “Kuru ağırlık”ın hastanın gerçek ağırlığı değişebileceği için zaman zaman ayarlanması gerekebilir. Bu aynı zamanda ödemsiz ağırlık olarak da bilinir. Bu durumda hastanın akciğerinde sıvı birikimi ve hemodinamik durumu tehlike altında değildir (KB düşük değildir ya da hasta semptomsuzdur).

Hemodiyaliz

Hemodiyalizde kan diyaliz makinesi ve diyalizör yardımı ile temizlenir.

Hemodiyaliz nasıl yapılır?

Çoğu zaman hemodiyaliz, doktorlar, hemşireler ve diyaliz teknikerleri gözetiminde hastanelerde veya özel diyaliz merkezlerinde yapılır.

  • Diyaliz makinesi pompa vasıtasıyla kanı vücuddan alarak esnek kan setleri ve diyalizörden geçip tekrar dönmesini sağlar. Heparin verilmesi ya da serum ile yıkama işlemi kanın pıhtılaşmasını önlemek için kullanılır.
Diyaliz başlandıktan sonra bile, diyet kısıtlamalarına devam edilmelidir.
  • Diyaliz cihazı (yapay böbrek), içerisinden kanın geçtiği ve fazla sıvıları ve atık maddeleri uzaklaştıran özel bir filtredir. Diyalizör, bir diyaliz makinesi tarafından hazırlanan ve diyalizat ismi verilen özel bir solüsyon yardımı ile kanı temizler.
  • Kan temizlendikten sonra makine vücuda geri gönderir.
  • Hemodiyaliz genellikle haftada üç seans yapılır ve her seans dört saat sürer.
Hemodiyaliz sırasında temizlenmek üzere kan nasıl alınır ve hastaya geri verilir?

Hemodiyaliz için en sık kullanılan üç vasküler giriş yolu santral venöz kateterler, arteriovenöz (AV) fistül ve sentetik greftlerdir.

1. Santral Venöz Kateter
  • Acil hemodiyalize başlama kararı verildiğinde, vasküler giriş yolu veya santral venöz kateter yerleştirlmelidir. Vasküler giriş yolu, hastanın kanının vücuttan alınıp yapay böbrek veya diyalizöre getirilip temizlenmesine veya filtre edilmesine izin verir.

  • Bu damar yolu yöntemi, bir fistül veya greft hazır oluncaya kadar kısa süreli kullanım için idealdir.
  • Boyun, göğüs veya bacakta kasığa yakın bölgeden büyük bir damara (sırasıyla internal juguler ven, subklaviyen ven ve femoral venler) bir kateter yerleştirilir. Bu kateterden diyaliz için 300 ml/dk’dan fazla kan çekilebilir.
  • Kateterler iki lümenli esnek içi boş tüplerdir. Kan hastanın vücudundan bir lümenden alınıp diyaliz makinesine gider ve diğer lümen aracılığı ile vücuda geri gönderilir.
  • Venöz kateterler özellikle acil vakalarda, hemodiyaliz için acil ancak geçici bir damar erişim yoludur.
  • Tünelli (uzun süre kullanılabilir) ve tünelsiz kateterler (birkaç hafta kullanılabilir) olmak üzere iki tip venöz kateter mevcuttur.

2. AV Fistül

Uzun süre hemodiyaliz kullanımı için en iyi ve en yaygın kullanılan damar erişim yolu arteriovenöz (AV) fistüldür. Daha uzun süre kullanılabilir, enfeksiyon ve tıkanma riski daha düşüktür.

AV fistül ön kolda bileğe yakın yerde radyal arterin sefalik vene cerrahi olarak bağlanması ile oluşturulur.

Atardamarda kan basıncı yüksek kan akımı hızlı olduğu için atardamardan toplardamara kan akuşı olur. Birkaç hafta veya ay sonra, toplardamar genişler ve duvarları kalınlaşır. AV fistülün bu şekilde olgunlaşması zaman alır. Bu nedenle açılır açılmaz hemen diyaliz için kullanılamaz.



SAPD yapan hastalar malnutriyondan kaçınmak ve enfeksiyon riskini
  • Hemodiyaliz için iki büyük iğne fistüle yerleştirilir, bir iğne diyalizöre kan taşırken diğeri temizlenmiş kanı vücuda geri döndürür.
  • AV fistül iyi korunursa uzun yıllar açık kalır. Günlük aktiviteler, AV fistülün olduğu kolla rahatlıkla yapılabilir.
AV fistül niçin özel bakım gerektirir?
  • SDBH olan bir hastanın yaşamı düzenli ve yeterli hemodiyalize bağlıdır. AV fistül kronik hemodiyaliz için gerekli olan kalıcı bir damar erişim yoludur. Kronik hemodiyaliz tedavisi alan bir hasta için AV fistül hayata bağı gibi değerlendirilebilir. AV fistül özel bir bakım ile uzun süre yeterli kan akımı sağlayabilir.
  • AV fistülde yüksek basınçlı hızlı bir kan akımı mevcuttur. Böyle genişlemiş damarlara kaza sonucu hasar oluşması aşırı kanamaya yol açabileceği gibi, fazla miktarda kanamaya bağlı da hayati tehlike oluşturabilir. Dolayısı ile AV fistül damarlarını korumak için özel bir dikkat gösterilmesi zorunludur.
  • AV Fistül bakımı

    AV fistülün düzenli bakımı ve korunması, yıllarca kan dolaşımının yeterli olmasını sağlar. Bir fistülün daha uzun süre sağlıklı ve açık tutulması için başlıca önlemler şunlardır:

    1. Enfeksiyonun önlenmesi

    Vasküler giriş yerinin olduğu kol her gün ve her diyaliz işleminden önce yıkanarak daima fistül yeri temiz tutulmalıdır. Diyalize bağlanır iken ve diyaliz süresince aseptik tekniklere uymak önemlidir.

    KBH hastalarında AV fistül hayata bağlayan bir bağ gibidir, onsuz uzun süre hemodiyaliz yapılması mümkün değildir.

    2. AV fistül korunması

    • Vasküler erişim yeri sadece diyaliz için kullanılmalıdırAV fistül bölgesinden intravenöz enjeksiyon, kan alma ya da kan basıncı ölçülmesine izin verilmemelidir.
    • AV fistülde hasar oluşturulmamalıdır. Vasküüler giriş koluna mücevher veya kol saati takılmamalı, sıkı kıyafetler giyilmemelidir. AV fistüle kazara zarar vermek hayatı tehdit eden ani yüksek miktarda kanamalara neden olabilir.
    • Kanamayı kontrol altına almak için diğer elle kanama yerine sıkı bir basınç ve bandaj uygulanmalıdır. Kanama kontrol altına alındıktan sonra doktor ile iletişime geçilmelidir. Kan kaybını kontrol etmeden, yardım için hastaneye gitmek akıllıca değildir ve tehlikeli olabilir.
    • Damar giriş yeri olan kol ile ağır eşyalar kaldırılamalı ve üzerine basınç uygulanmamalıdır. AV fistül olan kol üzerine yatılmamlıdır.

    3. AV fistülün düzgün çalışıp çalışmadığından emin olun

    AV fistüldeki kan akışı günde 3 kez (kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinden önce) titreşim (tril olarak da bilinir) hissedilerek düzenli olarak kontrol edilmelidir. Titreşim yok ise doktor veya diyaliz ünitesinden hemşire ile derhal iletişime geçmeniz gereklidir. Fistül içerisinde bir kan pıhtısı oluşmuş olabilir. Pıhtıyı saptamak ve zamanında pıhtıyı eritmek veya uzaklaştırmak AV fistülü kurtarabilir.

    • Düşük kan basıncı, AV fistül tıkanma riski taşır ve bu nedenle önemlidir.

       

    4. Düzenli egzersiz

    AV fistül olan kolun düzenli egzersizi fistülün olgunlaşmasını sağlar. Hemodiyaliz başladıktan sonra bile fistüllü kola düzenli egzersiz yaptırılması AV fistülün gelişmesine yardımcı olur.

    Yeterli kan akımının ve uzun süre etkin hemodiyalizin sağlanabilmesi için AV fistülün bakımının özel olarak yapılması önemlidir.

    Hemodiyaliz-Makine

    3. Greft

    • Bir arteriyovenöz greft, AV fistül için yeterli damar bulunamadığında veya AV fistül durduğunda kullanılabilen başka bir uzun vadeli diyaliz damar erişim yoludur.
    • Greft yönteminde atardamar, deri altına yerleştirilen kısa bir süni yumuşak tüp parçasıyla toplardamar ile birbirine bağlanır. Diyaliz tedavisi sırasında iğneler bu greftte yerleştirilir.
    • AV fistüle oranla, AV greftler pıhtılaşma ve enfeksiyon gelişimi açısından daha yüksek riske sahiptir. AV greft ömrü genellikle fistülden daha kısadır.

    Hemodiyaliz makinesinin fonksiyonları nelerdir?

    • Makine özel bir diyaliz solüsyonu (diyalizat) hazırlar ve kanın temizlenmesi için diyalizöre gönderir.
    • Makine her hastanın ihtiyacına göre modifiye edilen elektrolit konsantrasyonunu, sıcaklğını, verilen diyalizatın hacim ve basıncını titizlikle ayarlar ve izler. Diyaliz solüsyonu istenmeyen atık ürünleri ve fazla sıvıyı diyalizör içerisinden geçirerek vücuttan uzaklaştırır.
    • Hastanın güvenliği için, makine diyalizörden kan kaçışının veya kan dolaşımındaki havanın tespit edilmesi gibi çeşitli güvenlik cihazlarına ve alarma sahiptir.
    • Bilgisayarlı hemodiyaliz makinelerinin ön ekranında çeşitli parametreler ve farklı alarmlar gösterilir, bu uygulamada kolaylık, doğruluk, güvenlik ve monitörizasyonu sağlar.
    Hemodiyaliz makinesi, diyalizerin yardımı ile kanı temizler, sıvı-elektrolit ve asit-baz dengesini korur.

    Hemodiyaliz-Diyalizör

    Diyalizörün yapısı nasıldır ve kanı nasıl temizler?
    Diyalizörün yapısı

    Diyalizör (yapay böbrek) diyaliz işlemi sırasında kanı temzleyen bir filtredir.

    Diyalizör yaklaşık 20 santimetre boyunda ve 5 santimetre genişliğinde sentetik yarı geçirgen bir membrandan oluşan binlerce içi boş tüp şeklinde lif içeren plastik bir silindirdir.

    Bu içi boş lifler silindirin alt ve üst ucunda birbiri ile bağlantılıdır ve bu “kan kompartmanını” oluşturur. Kan bu boşluklu liflerin açık kısmından kan kompartmanının içine girer ve temizlendikten sonra diğer taraftan çıkar.

    Diyaliz solüsyonu diyalizerin bir ucundan girer, liflerin etrafından akar (“diyalizat kompartmanı”) ve diğer taraftan çıkar.

    Diyalizörde kanın temizlenmesi

    Hemodiyalizde kan hastanın damar yolundan tüplere doğru akar ve diyalizörin bir ucuna doğru binlerce kapiller benzeri boşluklu liflere dağıtılmak üzere ilerler. Diyaliz solüsyonu diğer bir uçtan girer ve bu liflerin etrafından diyalizörün “diyalizat kompartmanında” akar.

    • Her dakikada, yaklaşık 300 ml kan ve 600 ml diyaliz solüsyonu diyalizör içerisinde sürekli karşılıklı olarak akar. Diyalizatı ve kanı birbirinden ayıran boşluklu liflerin yarı geçirgen membranı atık ürünlerin ve aşırı sıvının kandan diyalizat kompartmanına geçişine izin verir.
    • Kan temizlendikten sonra diyalizörün diğer ucundan çıkar. Kandan uzaklaştıırlan toksik maddeleri ve fazla sıvıyı içeren diyalizat kanın girdiği yerden diyalizörün diğer ucundan çıkar.
    • Hemodiyaliz sırasında, hastanın kanı sürekli dönerek yaklaşık on iki defa diyalizörden geçer. Dört saatlik diyaliz sonunda, kan üre ve serum keratin seviyeleri oldukça azalır, fazla sıvı uzaklaştırılır ve elektrolit seviyeleri düzeltilir.

    Diyalizat nedir ve hemodiyalizdeki fonksiyonu nedir?

    Diyalizat (diyaliz solüsyonu) hemodiyaliz sırasında kullanılan, atık ürünleri ve fazla sıvıyı kandan uzaklaştıran özel bir sıvıdır.

    Standart diyalizat bileşimi normal ekstrasellüler sıvıya benzer, ama hastanın ihtiyacına bağlı olarak modifiye edilebilir.

    • Diyalizat üretici firma tarafından 30/1 oranında saf su ve diyalizat konsantrasyonu karıştırılarak hazırlanır.
    • Diyalizat konsantrasyonu elektrolitleri, mineralleri ve bikarbonatı içeren satışa hazır halde bulunan özel bir sıvıdır.
    • Diyalizatı oluşturmak için kullanılan su sırasıyla kum filtresi, kömür filtresi, su yumuşatıcı, ters osmoz, deiyonizasyon ve ultraviyole filtrasyon ile arındırılır. Bu işlemlerin ürünü, tozdan, saf olmayan maddelerden, kimyasallardan, minerallerden, bakterilerden ve endotoksinlerden arındırılmıştır.
    • Suyun dikkatle arıtılması ve kalitesinin izlenmesi, hastaların su ile bulaşan risklerden korunması için önemlidir. Hastalar her hemodiyaliz seansı sırasında yaklaşık 150 litre suya maruz kalır.
    Hemodiyaliz nerede yapılır?

    Hemodiyaliz genelde hastanede veya doktor gözetiminde olan eğitimli personeller tarafından diyaliz merkezlerinde yapılır. Genel durumu stabil bazı hastalarda evde yapılabilir. Evde yapılan hemodiyaliz hasta ve yakınlarının uygun eğitimini, yeterli alanı ve maddi kaynak gerektirir.

    Hemodiyaliz ağrılı mıdır? Hemodiyaliz sırasında hastalar ne yapar?

    Hemodiyaliz tedavisi ağrılı değildir. Uygulamanın başlangıcında kan seti hastaya bağlanırken damar içi iğnenin yerleştirilmesi sırasında hafif bir ağrı hissedilebilir. Ayaktan tedavi ile hastalar haftada üç kez hastaneye veya diyaliz merkezine gider ve evlerine geri dönerler.

    Diyalizat bileşimindeki değişiklikler hemodiyaliz sırasında doğru elektrolit dengesinin sağlanamasına yardımcı olur.

    Hemodiyaliz-Avantajları ve Dezavantajları

    Tedavi sırasında hastalar dinlenir, uyur, okur, muzik dinler veya televizyon izlerler. Bu süre içinde hafif atıştırmalıklar ve sıcak veya soğuk içecekler bile alabilirler.

    Hemodiyaliz sırasındaki sık sorunlar nelerdir?

    Hemodiyaliz sırasında yaygın problemler düşük kan basıncı (hipotansiyon), halsizlik, kusma, kas krampları, güçsüzlük ve baş ağrısıdır. Bu yan etkiler diyaliz seansı öncesinde hemodinami ve volüm durumunun doğru değerlendirilmesi ile önlenebilir. Seanslar arası kilo alımı, serum elektrolitleri ve hemoglobin seviyesi oldukça iyi izlenmelidir.

    Hemodiyalizin avantajları ve dezavantajları nelerdir?
    Hemodiyalizin avantajları:
    • Tedavi eğitimli hemşireler ve teknisyenler tarafından yapıldığından beri, hastaların kendi bakımlarının yükü azalmıştır. Bazı hastalar hemodiyalizi peritoneal diyalize göre daha konforlu ve daha az stresli bulurlar.
    • Hemodiyaliz birim zaman başına peritoneal diyalizden daha hızlı ve daha verimlidir.
    • Hemodiyaliz merkezleri aynı problemlere sahip diğer hastalarla tanışma ve iletişim kurma imkan sağlar. Bu etkileşim stresi azaltabilir ve diğer hastalar ile arkadaşlık kurabilirler.
    • Hemodiyaliz genelde haftada üç gün dörder saat yapılır. Tedaviler arasında, hastalar boş vakitlerinin keyfini çıkarabilirler.
    • Hastalar peritonit riskinden ve çıkış yeri enfeksiyonlarından korunmuş olurlar.
    • Bazı ülkelerde, hemodiyaliz peritoneal diyalizden daha ucuzdur.
    Hemodiyalizin esas avantajları güvenlik, verimlilik ve rahatlıktır.

    Yapılması ve yapılmaması gerekenler

    Hemodiyalizin dezavantajları:
    • Özellikle diyaliz merkezi eve uzak olduğunda, hemodiyaliz merkezine düzenli yapılan ziyaretlerin getirdiği rahatsızlık ve zaman kaybı.
    • Sabit bir hemodiyaliz programının olması, hastanın tüm aktivitelerini bu programa göre planlaması gerekir.
    • Tedavi sırasında iğne girişi olması ve oluşan delikler ağrı verici olabilir. Bazı durumlarda acıyı azaltmak için lokal anestezikler gibi önlemler alınabilir.
    • Diyette sıvı, tuz, potasyum ve fosfor alımının azaltılmasına hala dikkat edilmelidir. Hastalar bu kısıtlamalara uymalıdır.
    • Hepatit B ve C gibi kan yolu ile bulaşan hastalık ile enfekte olma riski vardır.
    Hemodiyaliz hastalarının yapması ve yapmaması gerenler:
    • Hemodiyalize giren son dönem böbrek yetmezlikli hastaların genellikle haftada üç olmak üzere düzenli tedaviye ihtiyacı vardır. Tedaviyi atlamak ya da kaçırmak sağlık için zararlıdır.
    • Hemodiyaliz hastaları uygun diyet kısıtlamalarına uymalıdırlar. Sıvı, tuz, potasyum ve fosfor azaltılmalıdır. Protein alımı doktorun veya böbrek diyetisyeninin önerilerine göre ayarlanmalıdır. Diyaliz seansları arası ideal kilo alımı sadece 2-3 kilogram arasında tutulmalıdır.
    • Hemodiyaliz hastalarında malnutrisyon yaygın görülür ve bu daha kötü sonuçlara yol açar. Yeterli beslenmenin sürdürülebilmesi için, yeterli kalori ve protein alımının sağlanması için doktor gözetiminde bir diyetisyene yönlendirilmelidir.
    Hemodiyalizin asıl dezavantajı haftada üç gün diyaliz merkezine gidilmesi gerekliliğidir.

    Doktora ne zaman başvurmalı?

    • Hemodiyalize giren hastalara B ve C vitaminleri gibi suda eriyen vitaminlerin verilmesi gerekli olabilir. Bazı gerekli vitaminleri içermeyen ve bazı vitaminlerin uygun olmayan dozlarını içeren multi vitaminler yada A, E ve K vitaminleri kronik böbrek hastalarında zararlı olabilir.
    • Kanda kalsiyum, fosfor ve parathormon seviyelerine göre kalsiyum ve D vitamin replasmanı yapılabilir.
    • Yaşam tarsi değişiklikleri zorunludur. Genel önlemler sigarayı bırakmayı, ideal kilonun korunmasını, düzenli egzersizi ve alkol alımının kısıtlanmasını içerir.

    Hemodiyaliz tedavisindeki bir hasta ne zaman hemşire ya da doktoru aramalıdır?

    Hemodiyaliz hastalarının acilen hemşireye ya da doktora başvurması gereken durumlar:

    • AV fistülün yada kateterin olduğu bölgeden kanama.
    • AV fistülde titreşimin veya üfürümün kaybolması durumunda.
    • Beklenmeyen kilo alımı, belirgin ödem ve nefes darlığı.
    • Göğüs ağrısı, çok hızlı veya düşük kalp hızı.
    • Yüksek veya düşük tansiyonun gelişmesi.
    • Konfüzyon, uyuşukluk, bilinç kaybı, konvülzyon
    • Ateş, titreme, şiddetli kusma, kanlı kusma ve aşırı güçsüzlük

    Periton Diyalizi

    Periton diyalizi (PD) böbrek yetmezliği hastalarında kullanılan diğer bir diyaliz yöntemidir. Yaygın olarak kullanılan kabul görmüş bir yöntemdir. Evde yapılan diyalizin en sık kullanılan şeklidir.

    Hemodiyaliz hastalarında sıvı ve tuz kısıtlaması

    Aletli Periton Diyalizi

    Perion diyalizi nedir?
    • Periton karın boşluğunun iç kısmını saran ince bir zardır.
    • Periton zarı yarı geçirgen bir zar olup kandan toksinlerin ve atık ürünlerin geçişine izin verir
    • Periton diyalizi, periton zarı aracılığı ile kanın temizlenme işlemidir
    Periton diyalizi tipleri nelerdir?

    Periton diyalizi tipleri:

    1. Aralıklı Periton Diyalizi (PD)

    2. Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi (SAPD)

    3. Sürekli Siklik Periton Diyalizi (CCPD)

    1. Aralıklı Periton Diyalizi (PD)

    Aralıklı periton diyalizi akut böbrek yetmezliği sebebi ile hastanede yatan hastalarda, çocuklarda ve acil veya başlangıç tedavisi olarak SDBH’da , kısa dönem için değerli ve etkili bir diyaliz seçeneğidir. Aralıklı PD de uç kısmı delikli özel bir kateter hastanın karın boşluğuna yerleştirilir. Bu kateterin içerisinden diyalizat denilen özel bir solüsyon karın boşluğuna verilir. Diyalizat atık ürünleri ve fazla sıvıyı kandan absorbe eder. Bir süre sonra, sıvı boşaltılır ve bu işlem günde bir kaç kez tekrarlanır.

    • Aralıklı PD 24-36 saat kadar sürer ve işlem sırasında yaklaşık 30-40 litre kadar diyalizat solüsyonu kullanılır.
    • Aralıklı PD hastanın ihtiyacına göre 1-3 gün gibi kısa bir ara vererek tekrar edilir.
    SAPD , hastalar tarafından evde özel bir solüsyon ile yapılabilen bir diyaliz çeşididir.

    SAPD

    2. Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi (SAPD)

    SAPD nedir?

    SAPD anlamı:

    S - Sürekli: işlem aralıksız devam eder (günde 24 saat durmadan tedavi, haftada 7 gün).

    A - Ayaktan: hasta yürüyebilir ve rutin işlerini yapabilir.

    P - Periton: karındaki periton zarı filtre olarak işlev görür.

    D - Diyalizi: Kanın temizlenme metodu.

    Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi (SAPD) makine kullanmadan evde kendi kendine yapılabilen bir diyaliz formudur. SAPD kolaylık ve özgürlük sağlaması sebebi ile pek çok ülkede popülar olan diyaliz yöntemidir.

    SAPD işlemi:

    SAPD kateteri: Periton diyalizi için kalıcı erişim (SAPD kateteri) üzerinde çok sayıda deliği bulunan ince yumuşak silicon plastic bir tüptür. Karın duvarından karın içerisine, göbek orta hattının veya göbek deliğinin yaklaşık 2,5 cm altına cerrahi olarak yerleştirilir. SAPD tedavisi başlamadan 10-14 gün önce takılır. PD kateteri, tıpkı AV fistülün hemodiyaliz hastalarında olduğu gibi, SAPD hastalarında cankurtarıcıdır.

    Sürekli ayaktan periton diyalizi (SAPD) tekniği:

    SAPD’de, özel solüsyon (diyalizat) karın boşluğu içerisine verilir ve belli bir süre beklenir, sonra boşaltılır. Bu dolum, bekletme ve drenaj işlemine değişim denilir.













    SAPD ara verilmeden, sürekli her gün titizlikle yapılmalıdır.

    Dolum:Periton diyalizi solüsyonu yerçekiminin etkisi ile PD torbasından PD kateteri ile bağlantılı olan streril boru sistemi ile karın boşluğuna verilir. Genellikle 2 litre sıvı infüzyonu yapılır. Boşalan PD torbası yuvarlanır ve bir sonraki değişime kadar hastanın iç çamaşırının içerisine yerleştirilir.

    Bekletme:PD solüsyonunun karın boşluğu içerisinde kaldığı süreye bekletme denilir. Bu her deşiğimde gündüzleri yaklaşık 4-6 saat ve geceleri 6-8 saat kadar sürer. Kanın temizlenmesi işlemi bekletme sırasında olur. Periton zarı atık ürünlerin, istenmeyen maddelerin ve fazla sıvının kandan PD solüsyonuna geçişine izin veren bir filtre gibi çalışır. Hastanın bu sürede gezip dolaşması serbesttir (Bu sebepten ayaktan terimi kullanılır).

    Drenaj: Bekletme süresi dolduğunda, PD solüsyonu boş olan biriktirme torbasına (yuvarlanarak hastanın iç çamaşırı içerisine yerleştirilmiş olan ) drene edilir. Drene edilen sıvının bulunduğu torba tartılır, ağırlığı not edilir ve atılır. Drene edilen sıvı berrak olmalıdır. Drenaj ve yeni sıvı replasmanı yaklaşık olarak 40-60 dakika sürer. Değişimler gün içerisinde ve gece 3 -5 defa yapılabilir. Gece değişimi sırasında solüsyon karın içerisinde gece boyunca bekletilir ve sabah drene edilir. SAPD işlemi sırasında kesin asepsi kurallarına dikkat edilmelidir.

    3. APD veya Sürekli Siklik Periton Diyalizi (SSPD):

    Aletli periton diyalizi (APD) veya sürekli siklik periton diyalizi (SSPD) otomatik devirli bir makine kullanılarak evde yapılan bir PD formudur. Makine PD solüsyonunun otomatik olarak karın içerisine dolumunu ve drenajını yapar. Her siklus 1-2 saat kadar sürer ve her işlemde 4-5 defa değişim yapılır. İşlem yaklaşık olarak 8-10 saat kadar sürer, genellikle hasta uyurken gece yapılır. Sabah makineden ayırılır ve karın boşluğunda 2-3 litre kadar PD solüsyonu bırakılır. Takip eden akşam bu sıvı bir sonraki işlem başlamadan önce drene edilir. APD, hastalara gün boyunca günlük aktivitelerini yapma imkanı sağladığı için avanjlıdır. Ayrıca PD torbası katetere günde sadece bir kez bağlanır ve ayrılır, bu işlem daha konforludur ve daha az peritonit riski içerir. Ancak APD bazı ülkelerde pahalı olabilir ve bazı hastalar için oldukça karışık olabilir. Devamlı siklik periton diyalizi otomatik devirli bir makine ile evde yapılabilir.

    Sürekli Siklik Periton Diyalizi otomatik devirli makine ile evde yapılır.

    SAPD de kullanılan PD solüsyonları nelerdir?

    PD solüsyonu (diyalizat) mineral ve glukoz (dextroz) içeren steril bir solüsyondur. Diyalizat içerisindeki glukoz fazla sıvının vücuttan ayrılmasını sağlar. Hindistan’da ve dünya çapında, glukoz konsantrasyonuna bağlı olarak, mevcut üç çeşit diyalizat vardır ( %1.5, %2.5 ve %4.5). Glukoz konsantrasyonu seçimi vücuttan uzaklaştırılması gereken sıvı miktarına bağlı olarak kişisel seçilir. Bazı ülkelerde glukoz yerine icodextrin içeren PD sıvıları mevcuttur. İcodextrin içeren solüsyonlar sıvıyı vücuttan yavaşça uzaklaştırır ve diyabetik veya kilolu hastalara önerilir.

    SAPD solüsyonu torbaları 1000 ml den 2500 ml ye kadar değişen hacimlerde olabilir.

    SAPD sırasında sık görülen problemler nelerdir?

    SAPD’nın esas komplikasyonları enfeksiyonlardır. En yaygın enfeksiyonlar peritonitlerdir, periton zarının enfeksiyonudur. Karın ağrısı, ateş, titreme ve çıkan PD solüsyonunun bulanık olması peritonitin en yaygın bulgularıdır. Peritoniti engellemek için, SAPD asepsi kurallarına uyularak yapılmalı, konstipasyondan kaçınılmalıdır. Peritonit tedavisi, geniş spektrumlu antibiyotikler verilmesini, çıkan PD sıvısının kültürünü (uygun antibiyotik seçimini sağlar) ve bazı hastalarda, PD kateterinin çıkarılmasını kapsamaktadır. Kateter çıkış yeri enfeksiyonları oluşabilecek bir diğer enfeksiyondur.

    SAPD hastalarında enfeksiyonları önlemek için alınması gereken son derece önemli önlemler:

    SAPD’de karın şişliği, fıtık oluşumuna sebep olan karın kası zayıflığı, aşırı sıvı yükü, yumurtalık ödemi, kabızlık, sırt ağrsı, drenaj zorluğu, kateter kenarından sıvı kaçağı ve kilo alımı gibi diğer problemler de meydana gelebilir.

    Enfeksiyonları önlemek için alınacak önlemler SAPD hastalarında son derece önemlidir.

    SAPD- Komplikasyonları, Avantajları ve Dezavantajları

    SAPD’nin avantajları

    • Diyet ve sıvı kısıtlamaları hemodiyaliz ile karşılaştırıldığında daha azdır.
    • PD evde yapılabildiği, işyerinde veya seyahatte yapılabildiği için özgür olmak keyiflidir. SAPD hemodiyaliz makinesine, hemodiyaliz hemşiresine, teknisyenine veya bir aile üyesinin yardımına ihtiyaç olmadan kişinin kendisi tarafından uygulanabilir. Diyaliz sırasında diğer aktiviteler yapılabilir.
    • Hemodiyalizle ilişkili olan iğne girişleri, diyaliz merkezine veya hastaneye yapılan ziyaretlerin ve yolculukların olmaması.
    • Hipertansiyon ve anemi daha iyi control edilebilir.
    • Sürekli kanın temizlenmesi ile yumuşak diyaliz yapılır, böylece inişler-çıkışlar veya rahatsızlık olmaz.

    SAPD’nin dezavantajları

    • Peritonun enfeksiyonu (peritonit) ve kateter çıkış yeri enfeksiyonları yaygındır.
    • Tedavi stresli olabilir. Hastalar bu tedaviyi hergün düzenli olarak, ara vermeden, titizlikle talimatları ve asepsi kurallarını takip ederek uygulamalıdırlar.
    • Bazı hastalar kalıcı eksternal katetere ve karındaki sıvıya bağlı olarak rahatsızlık ve görünüm değişikliği yaşarlar.
    • PD solüsyonundaki glukoza bağlı olarak kilo alımı, kan şekeri yüksekliği ve hipertrigliseridemi gelişebilir.
    • PD torbalarının evde saklanması ve taşınması zor olabilir.
    SAPD’nin başlıca faydaları, mekan özgürlüğü, zamanlamada kolaylık ve daha az diyet kısıtlamasıdır.

    SAPD hastaında hangi diyet değişiklikleri önerilmelidir?

    • SAPD hastaları yeterli beslenmelidirler ve bu hastaların diyet önerileri hemodiyaliz hastalarından biraz farklıdır.
    • Periton diyalizinde oluşan sürekli protein kaybına bağlı protein malnutrisyonunu önlemek için, doktor veya diyetisyen diyette protein alımının arttırılmasını önerebilir.
    • Malnutrisyon gelişimini engellemek için, aşırı kilo alımından kaçınılarak, yeterli kalori tüketilmelidir. PD solüsyonu glukoz içerir, bu durum SAPD sırasında hastanın sürekli olarak ekstra karbonhidrat alımına sebep olur.
    • Tuz ve sıvı kısıtlaması gereklidir, ancak bunlar hemodiyaliz hastalarında olduğundan daha az kısıtlamalardır.
    • Diyette potasyum ve fosfat kısıtlanmalıdır
    • Kabızlığı önlemek için diyette lifli besinler arttırılmalıdır.

    SAPD hastası ne zaman hemşire veya dotor ile iletişime geçmelidir?

    SAPD hastasında aşağıdaki durumların varlığında acilen doktoru veya hemşiresi ile iletişime geçmesi gerekmektedir:

    • Karın ağrısı, ateş veya titreme.
    • Drenaj sıvısında bulanıklık veya kanlı PD sıvısı.
    • SAPD kateterinin çıkış yerinde ağrı, kızarıklık şişlik, akıntı veya ısı artışı.
    • PD sıvısının dolum veya drenaj sırasında zorluk.
    • Kabızlık
    • Beklenmeyen kilo artışı, belirgin şişlik, nefes darlığı ve ciddi hipertansiyon gelişmesi (sıvı fazlalığını düşündürür).
    • Düşük kan basıncı, kilo azalması, kramplar ve baş dönmesi (sıvı eksikliğini düşündürür).
    azaltmak için yüksek protein içeren diyet tüketmelidirler.