15: Diyabetik Böbrek Hastalığı

Diabetes Mellitus hastalığından muzdarip insanların sayısı her geçen gün artmaktadır. Diyabetli hasta sayısının artması, diyabetin en kötü komplikasyonlarından biri olan ve yüksek mortalite riskine sahip diyabetik böbrek hastalığının görülme sıklığını da artırmaktadır.

Diyabetik böbrek hastalığı nedir?

Uzun süredir devam eden diyabette sürekli yüksek kan şekerleri böbreklerin küçük kan damarlarına zarar verir. Bu hasar başlangıçta idrarda protein kaybına neden olur. Daha sonraları, hipertansiyon, vücutta şişme ve böbreklerde tedricen ortaya çıkan hasarın semptomlarına neden olur. Sonunda ilerleyen bozulma ciddi böbrek yetmezliğine (SDBH) yol açar. Bu diyabetin neden olduğu böbrek hasarı diyabete bağlı böbrek hastalığı olarak bilinir. Diyabetik nefropati, diyabetik böbrek hastalığı için kullanılan tıbbı terimdir.

Diyabetik böbrek hastalığı hakkında bilgi edinmek neden önemlidir?

  • Diyabet sıklığı tüm dünyada çok hızlı artmaktadır.
  • Diyabete bağlı böbrek hastalığı (diyabetik nefropati) kronik böbrek hastalığının en sık sebeplerinden biridir.
  • Diabetes mellitus yeni tanı konmuş son dönem böbrek hastalarının (SDBH) %40-45’inden sorumludur.
  • SDBH tedavisi maliyetlidir ve gelişmekte olan ülkelerde bu hastaların maliyeti karşılanamayabilir.
  • Erken tanı ve tedavi diyabetik böbrek hastalığını önleyebilir. Kronik böbrek hastalığı tanısı konan diyabetik hastalarda titiz bir tedavi yaklaşımı diyaliz veya böbrek nakline olan ihtiyacı belirgin olarak öteler.
  • Diyabetik böbrek hastalığı olan bireylerde kardiyovasküler nedenlerden dolayı ölüm riski artar.
  • Bundan dolayı diyabetik böbrek hastalığının erken teşhisi diyabetik hastanın bakımında çok önemlidir.
Diyabet, kronik böbrek hastalığının en sık nedenidir.

Kaç tane diyabetik hastada diyabetik böbrek hastalığı geliştirir?

Diyabetik böbrek hastalığı gelişme riskinin farklı olduğu başlıca iki tür diyabet hastalığı vardır.

Tip1 Diyabet (İBDM - İnsülin Bağımlı Diabetes Mellitus):

Tip 1 diyabet genellikle genç yaşta ortaya çıkar ve kontrol altına almak için insülin gerekir. Tip 1 diyabetlilerin yaklaşık %30-35’inde diyabetik böbrek hastalığı gelişir.

Tip 2 Diyabet (İBODM - İnsülin Bağımlı Olmayan Diabetes Mellitus): Tip 2 diyabet genellikle yetişkinlerde görülür ve çoğu hastada insülin tedavisi olmadan kontrol altına alınır.

Tip 2 diyabetli hastaların yaklaşık %10-40’ı diyabetik böbrek hastalığına yakalanmaktadır. Tip 2 diyabet, kronik böbrek hastalığının üç vakadan birinden daha fazlasında bir numaralı nedenidir.

Hangi diyabetik hasta diyabetik böbrek hastalığı geliştirir?

Hangi diyabetik hastanın diyabetik böbrek hastalığı geliştireceğini tahmin etmek zordur. Ancak gelişimi için başlıca risk faktörleri:

  • 20 yaşından önce başlamış tip 1 diyabet
  • Kötü kontrollü diyabet (yüksek HbA1c düzeyleri)
  • Kötü kontrollü yüksek tansiyon
  • Ailede şeker hastalığı ve kronik böbrek hastalığı öyküsü
  • Diyabet nedeni ile görme sorunu (diyabetik retinopati) veya sinir hasarı (diyabetik nöropati)
  • İdrarda protein varlığı, obezite, sigara içilmesi ve yüksek serum lipidleri
Diyabet diyaliz tedavisi alan üç hastadan birinde son dönem böbrek hastalığının nedenidir.

Ne zaman şüphelenmeli ve Tanı

Diyabetik bir hastada ne zaman diyabetik böbrek hastalığı gelişir?

Diyabetik böbrek hastalığının gelişmesi uzun yıllar alır. Bu nedenle diyabetin ilk 10 yılında nadiren rastlanır. Diyabetik böbrek hastalığının belirtileri, tip 1 diyabetin başlangıcından 15-20 yıl sonra ortaya çıkmaktadır. Bir diyabetik kişide ilk 25 yılda diyabetik böbrek hastalığı ortaya çıkmamışsa, sonradan böbrek hastalığı gelişme riski azalmaktadır.

Diyabetik bir hastada ne zaman diyabetik böbrek hastalığından şüphelenilmelidir?

Diyabetik bir hastada şu durumlarda diyabetik böbrek hastalığından şüphelenilmelidir:

  • Köpüklü idrar veya idrarda albümin/protein varlığı (erken evrelerde görülür).
  • Yüksek kan basıncı veya var olan yüksek tansiyonun kötüleşmesi.
  • Ayak bileği, ayak veya yüzde şişme, idrar miktarının azalması veya kilo artışı (sıvı birikimine bağlı olarak).
  • İnsülin veya diğer diyabet ilaçlarına ihtiyacın azalması.
  • Sık sık hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) öyküsü. Diyabetin, geçmişte kötü kontrol edildiği ilaçlar ile daha iyi kontrol altına alınmaya başlaması.
  • Diyabetin ilaçsız kontrol edilir hale gelmesi. Birçok hasta daha iyi şeker kontrolü ile diyabetin iyileştiğini düşünerek mutlu ve gururludur. Ancak, asıl gerçek ise kişinin böbrek fonksiyonları bozuluyordur. Böbrek yetmezliği olan kişilerde diyabet ilaçlarının etkisi uzamaktadır.
  • Kronik böbrek hastalığının belirtileri (halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, bulantı, kusma, kaşıntı, solukluk ve nefes darlığı), daha sonraki aşamalarda gelişir.
  • Kan tetkiklerinde üre ve kreatinin değerlerinde yükselme.
Diyabet hastalığının böbrek üzerindeki zararlı etkileri idrarda aşırı proteine, yüksek kan basıncı ve şişliklerdir.

Diyabetik böbrek hastalığına nasıl tanı konur ve tanıda en erken test nedir?

Diyabetik böbrek hastalığının tanısını koymak için en önemli iki test idrarda protein bakılması ve kan kreatinin düzeyidir (ve eGFR). Diyabetik böbrek hastalığını en erken saptamak için ideal test idrarda mikroalbüminüri testidir (aşağıya bakınız). Bir sonraki en iyi tanı testi ise standart çubuk testi ile makroalbüminüriyi saptayan idrar albumin testidir. Kan tetkiklerinde yükselen kreatinin (ve eGFR) değeri daha ciddi böbrek fonksiyonlarını gösterir. Kreatinin diyabetik böbrek hastalığının daha sonraki aşamalarında (genellikle makroalbüminüri gelişmesinden sonra) artar.

Mikroalbüminüri ve makroalbuminüri nedir?

Albüminüri, idrarda albümin (bir tür protein) varlığı anlamına gelir. İdrarda az miktarda protein (idrar albümini 30-300 mg/gün) bulunması mikroalbüminüri anlamına gelir ve rutin bir idrar tetkiki ile tespit edilemez. Sadece özel testler ile saptanabilir.

Makroalbüminüri, idrarda fazla miktarda albümin varlığıdır (idrarda albümin > 300 mg/gün) ve rutin idrar çubuk testi ile tespit edilebilir.

Uyarı: Kan şekerlerinin sık düşmesi veya diyabetin ilaç olmadan kontrol edilebilmesi diyabetik böbrek hastalığını düşündürmelidir.

İdrarda mikroalbuminüri testi niçin diyabetik böbrek hastalığının tanısında en ideal testtir?

Mikroalbüminüri testi diyabete bağlı böbrek hastalığını erken evrede teşhis edebildiğinden tanı için ideal bir testtir. Diyabetik böbrek hastalığının bu aşamada erken teşhis edilmesi (yüksek risk evresi veya başlangıç aşaması olarak bilinir) hastalar için faydalıdır. Çünkü erken teşhis edilirse titiz bir tedavi yaklaşımı ile diyabetik böbrek hastalığını önleyebilir veya tersine çevirebilirsiniz.

Mikroalbüminüri testi diyabetik nefropatiyi standart çubuk testlerinden 5 yıl önce yani serum kreatinin değerlerinde artışa ve belirtilere neden olacak tehlikeli hale gelmeden birkaç yıl önce tespit edebilir. Mikroalbüminüri, böbrek riskine ek olarak, diyabetik hastalarda kardiyovasküler komplikasyon gelişme riskini bağımsız olarak öngörebilir.

Mikroalbüminürinin erken teşhisi, hastaları hastalığın kötü sonuçları gelişme konusunda uyarır ve doktorları bu hastaları daha erken bir şekilde tedavi etme olanağı sağlar.

Diyabetik hastalarda mikroalbüminüri için idrar testi ne zaman ve sıklıkla yapılmalıdır?

Tip 1 diyabette mikroalbüminüri testi, şeker hastalığının başlangıcından 5 yıl sonra ve bundan sonra da her yıl yapılmalıdır. Tip 2 diyabette mikroalbüminüri testi, tanı anında ve bundan sonra da her yıl yapılmalıdır.

Diyabetik böbrek hastalığı için önemli iki test İdrarda protein aranması ve serum kreatinin düzeyidir.

Diyabetik hastalarda mikroalbüminüri için idrar testi nasıl yapılır?

Diyabetik böbrek hastalığının taranması için, ilk olarak standart idrar çubuk testi ile bir idrar testi yapılır Bu testte protein mevcut değilse, mikroalbüminüri tespit etmek için daha hassas idrar testi yapılır. Eğer rutin idrar testinde albümin mevcut ise mikroalbüminüri için ayrı bir teste gerek yoktur. Diyabetik nefropatide doğru tanı koymak için i 3-6 ay içinde yapılan üç mikroalbüminüri testinden ikisi pozitif olmalıdır ve test dönemlerinde idrar yolu enfeksiyonu olmamalıdır. Mikroalbüminüri tespiti için kullanılan en yaygın üç yöntem şunlardır:

Anlık idrar testi: Bu test bir reaktif içeren bir şerit veya tablet kullanılarak yapılır. Bu test muayenehane ortamında bile yapılabilen ve daha ucuz olan basit bir testtir. Bu testin doğruluk oranı düşük olduğu için, pozitif çıktığında albümin kreatinin oranı gibi başka testler ile doğrulanmalıdır.

Albümin kreatinin oranı: İdrar albümin kreatinin oranı (AKO), mikroalbüminüriyi saptayan en spesifik, doğru ve güvenilir testtir.AKO, 24 saatlik idrarda albümin atılımını tahmin eder. Sabah ilk idrar örneğinde, 30-300 mg/g arasındaki albümin kreatinin oranı (AKO) mikroalbüminüri için tanısaldır (AKO normal değeri <30 mg/g). Yaygınlık ve maliyet problemi nedeniyle gelişmekte olan ülkelerde bu yöntemle mikroalbüminürinin tanısı konan hasta sayısı sınırlıdır.

24-saatlik idrarda mikroalbüminüri: 24 saatlik idrarda 30 ile 300 mg albümin bulunması mikroalbüminüriyi düşündürür. Bu mikroalbüminüri tanısı için standart bir yöntem olmasına rağmen, zahmetli ve albüminüriyi tahmin etmede sonuca çok az şey katmaktadır.

İdrarda mikroalbüminüri testi diyabetik böbrek hastalığı için ilk ve en doğru testtir.

Standart idrar çubuk testi, diyabetik böbrek hastalığının teşhisinde nasıl yardımcı olur?

Standart idrar çubuk testi (çoğunlukla “eser” den 4+ kadar raporlanır), idrarda protein tespiti için en yaygın ve rutin olarak kullanılan bir yöntemdir. Diyabetli hastalarda standart idrar testi, makroalbüminüriyi (idrar albümini >300 mg/gün) tespit etmek için kolay ve hızlı bir yöntemdir. Makroalbüminüri varlığı, evre 4, aşikar diyabetik böbrek hastalığı evresini yansıtmaktadır.

Diyabetik böbrek hastalığı gelişiminde makroalbüminüri, mikroalbüminüriyi (yeni başlayan 3. evre diyabetik böbrek hastalığı) takiben ortaya çıkmaktadır. Ancak, daha ciddi böbrek hasarından, yani nefrotik sendromdan ve kronik böbrek hastalığına bağlı kreatinin yükselmesinden önce görülmektedir.

Mikroalbüminüri saptanması, diyabetik böbrek hastalığı hastalarını erken saptar iken pahalı olması ve gelişmekte olan ülkelerde bulunmaması kullanımını sınırlamaktadır. Bu durumlarda, makroalbüminüriyi saptamak için idrar çubuk testi en iyi yöntemdir.

İdrar çubuk testi basit ve ucuz bir yöntemdir. Küçük merkezlerde bile kolayca elde edilebilir. Bu nedenle, diyabetik böbrek hastalarında toplum taraması için ideal ve uygulanabilir bir seçenektir. Diyabetik böbrek hastalığının bu aşamasında bile uygun tedavi faydalıdır ve diyaliz veya böbrek nakline olan ihtiyacı geciktirebilir.

Mikroalbüminüri için yıllık idrar testi diyabetik böbrek hastalığının erken tanısında en iyi stratejidir.

Önleme ve Tedavi

Diyabetik böbrek hastalığı nasıl teşhis edilir?

İdeal metot: Diyabetik hastaların mikroalbüminüri ve kan kreatinin düzeyi (ve eGFR) testleri ile yıllık taranması idealdir.

Pratik metot: Tüm diyabetik hastalarda üç ayda bir kan basıncı ve idrar çubuk testi, yıllık kreatinin ölçümü (ve eGFR). Diyabetik böbrek hastalığının saptanmasında bu yöntem gelişmekte olan ülkelerin küçük kasabalarında bile kolayca yapılabilecek ve mümkün olabilir.

Diyabetik böbrek hastalığı nasıl engellenebilir?

Diyabetik böbrek hastalığını önlemeye yönelik önemli ipuçları:

  • Düzenli doktor takibi.
  • Kan şekerinin en iyi şekilde kontrol edilmesi. HbA1C düzeyi %7 altında tutulmalı.
  • Kan basıncı 130/80 mmHg’nın altında tutulmalı. Hipertansiyon kontrolü ve albüminüriyi azaltmak için antihipertansif ilaç olarak anjiotensin-konverting enzim (ACE) inhibitörleri veya anjiotensin reseptör blokerler (ARBs) kullanılmalıdır.
  • Şeker ve tuz tüketimi kısıtlanmalı, protein, yağ ve kolesterol bakımından düşük bir diyet tüketilmelidir.
  • Böbrekler yılda en az bir kere albüminüri için idrar testi ve kanda kreatinin düzeyi (ve eGFR) yapılarak kontrol edilmelidir.
  • Diğer önlemler: düzenli egzersiz yapılmalı ve ideal vücut ağırlığı korunmalıdır. Alkol, sigara, tütün ürünleri ve ağrı kesici kullanımından kaçınılmalıdır.
Gelişmekte olan ülkeler için en uygun tanısal test mikroalbüminüri için idrarda çubuk testidir.

Diyabetik böbrek hastalığının tedavisi

  • Diyabetin uygun kontrol edilmesi sağlanmalı.
  • Kan basıncının titiz kontrolü böbrekleri korumak için en önemli önlemdir. Kan basıncı düzenli olarak ölçülmeli ve 130/80 mmHg’nın altında tutulmalıdır. Hipertansiyonun tedavisi kronik böbrek hastalığının ilerlemesini yavaşlatır.
  • Anjiotensin-konverting enzim (ACE) inhibitörleri ve anjiotensin reseptör blokerleri (ARBs) diyabetik hastalar için özel bir avantaja sahip tansiyon ilaçlarıdır. Bu tansiyon ilaçlarının, böbrek hastalığının ilerlemesini yavaşlatan ek bir faydaları vardır. Maksimum fayda ve böbrek koruması için bu ilaçlar, mikroalbüminüri başladığında diyabetik böbrek hastalığının en erken safhasında başlanmalıdır.
  • Yüz veya bacaktaki şişmeleri azaltmak için, idrar söktürücü ilaçlar (diüretik) tuz ve sıvı kısıtlaması ile birlikte verilir.
  • Diyabetik böbrek hastalığına bağlı böbrek yetmezliği olan hastalar hipoglisemiye yatkındır ve bu nedenle diyabet tedavisinde ilaç değişikliğine ihtiyaç duyarlar. Kısa etkili insülinler diyabet kontrolü için tercih edilir. Uzun etkili hipoglisemik haplardan kaçınılmalıdır. Laktik asidoz riski nedeniyle serum kreatinin düzeyi 1.5 mg/dl’nin üzerinde olan hastalarda metformin kullanımından kaçınılmalıdır.
  • Kreatinin düzeyi yüksek tüm diyabetik böbrek hastalarında, kronik böbrek hastalığının tün önerileri (bölüm 12’de anlatılmıştır) takip edilmelidir.
  • Kardiyovasküler risk faktörleri sıkı bir şekilde değerlendirilmelidir (sigara içimi, yükselmiş lipitler, yüksek kan şekeri ve yüksek tansiyon).
  • Diyabetik böbrek hastalığına bağlı ileri evre böbrek yetmezliği geliştiğinde diyaliz veya böbrek nakli gerekir.
Hastalığın erken döneminde başlangıç tansiyon ilacı olarak ACE inhibitörleri veya ARBler kullanılarak kan basıncı 130/80’in altında tutulmalıdır
Diyabetik böbrek hastası ne zaman doktora başvurmalıdır?

Mikroalbüminürisi olan diyabetik hastalar bir böbrek uzmanına yönlendirilmelidir. Diyabetik böbrek hastası şu durumlarda ivedilikle doktora başvurmalıdır:

  • Açıklanamayan hızlı kilo artışı, idrar miktarında belirgin azalma, yüz ve bacakta şişme veya nefes alma güçlüğü
  • Göğüs ağrısı, önceden var olan yüksek tansiyonun kötüleşmesi veya çok yavaş veya hızlı kalp hızı.
  • Ciddi güçsüzlük, iştahsızlık veya solukluk.
  • Sürekli ateş, titreme, idrar yaparken yanma veya ağrı, idrarda kanama veya kötü koku.
  • Sık hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) veya insülin veya diyabet ilaçlarının gereksiniminde azalma.
  • Uyku hali, şuur bulanıklığı veya nöbet geçirme.
Diyabetik böbrek hastalığının tedavisinde kardiyovasküler risk faktörlerine özen gösterilmesi önemli bir role sahiptir.